Menü

ÇALIŞMALARIMIZ

Bize Ulaşın

Gençlerle Köprü Kurmak:

Kültürel Mirasın Bugünü ve Geleceği

Haber
Çiğdem Aslantaş
Gençlerle Köprü Kurmak:

Bir toplumun geleceğini anlamak için bazen kültürün sessiz koridorlarına kulak vermek gerekir. Bu sessizlik yalnızca müzelerin vitrinlerinde değil; anıtların gölgesinde, kaybolmaya yüz tutmuş hikâyelerde, sözlü geleneklerde ve gündelik yaşam pratiklerinde gizlidir. Kültürel miras, her yeni nesilde yeniden anlam bulur; geçmişin izlerini bugünün sorularıyla harmanlayarak geleceğe taşır.

26–30 Eylül tarihleri arasında Ankara’da, Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen 29 gençlik çalışanı bu sorunun peşine düştü: Kültürel miras gençlerle nasıl yeniden üretilir, nasıl aktarılır? Onlar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı gençlik merkezlerinde görev yapan, gençlerle doğrudan çalışan uzmanlardı. Şırnak, Erzincan, Şanlıurfa, Siirt, Ankara, Eskişehir, Elazığ, Ardahan, Gaziantep, Adıyaman, Hakkâri ve Iğdır illerinden gelen bu 29 gençlik çalışanı, kendi şehirlerinin zenginliklerini ve gençlerle olan deneyimlerini Ankara’ya taşıyarak ortak bir öğrenme yolculuğuna çıktılar.


Bu eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı için Öğrenme Tasarımları sosyal girişimi tarafından uygulanan önemli bir sürecin Kültürel Miras ve Gençlik Uzmanlık modülüydü. Bongo olarak da biz, bu modülün eş eğitmenlerinden biri olarak sürece katkı sunduk.


Dört Günlük Bir Deneyim

Birinci gün, kültürel mirasın tanımlarına odaklanıldı: somut ve somut olmayan miras arasındaki farklar, ritüellerden sözlü geleneklere kadar uzanan örnekler, gençlerin bu mirasın aktarıcıları olarak nasıl konumlanabileceği tartışıldı.


İkinci gün, ulusal kurumların katkısıyla derinleşti. UNESCO Türkiye Millî Komitesi temsilcileri, kültürel mirasın uluslararası boyutunu paylaştı. Ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanları, Türkiye’deki uygulamalardan söz etti. Günün sonunda Prof. Dr. Pınar Fedakar, halk biliminin yaşatılma biçimleri üzerine değerli bir perspektif sundu.


Üçüncü gün, yeni nesil müze ve kültürel miras iletişim araçları ile dijital teknolojilerin kullanımına odaklandık; gençlik çalışanlarıyla dijital oyunlar ve atölyeler gerçekleştirdik. Ardından kapsayıcı müzecilik üzerine çalıştık ve engel gruplarına yönelik projelerimizi paylaştık. Günün sonunda Anadolu Medeniyetleri Müzesi ziyaret edildi; Murat Yıldırım ve Mine Çiftçi liderliğinde, müzenin koleksiyonları kadar erişilebilirlik vizyonu da tartışıldı.


Dördüncü gün, tüm bu öğrenimler geleceğe dönük projelere dönüştü. Her gençlik çalışanı, kendi şehrinde gençlerle hayata geçireceği kültürel miras projesinin taslağını hazırladı. Eğitim, yüz yüze buluşmaların ötesine geçerek yıl sonuna dek sürecek çevrimiçi oturumlarla devam edecek. 

Topluluk Resim
Topluluk Resim
Topluluk Resim
Topluluk Resim
Topluluk Resim
Topluluk Resim

Çocuklar ve Gençler Müzelerin Dışında mı Kalıyor?

Dünya nüfusunun yaklaşık %27’si çocuklardan oluşuyor. UNFPA ve UNICEF’in 2024 verilerine göre bu sayı 2,2 milyar çocuğa karşılık geliyor. Türkiye’de de tablo benzer: TÜİK’in 2023 sonu verilerine göre 22,2 milyon çocuk, yani ülke nüfusunun yaklaşık %26’sı 0–17 yaş aralığında.


Bu çarpıcı oranlar, aslında kültürel mirasın geleceğinin kimlerin omuzlarında yükseldiğini gösteriyor. Ancak paradoks şu: Türkiye’de gençlerin %90’ı müzelerin kendileriyle “ilgili olmadığını” düşünüyor (Kids in Museums Summit, 2023). Yani müzeler, geleceğin en büyük aktörleriyle bağ kurmakta başarısız.


Çocuk dostu içerikler çoğu zaman süreksiz, temsili ve sınırlı kalıyor. Çoğu müze, bir çocuk etkinliği ya da geçici bir atölye ile bu boşluğu doldurduğunu sanıyor. Oysa mesele yalnızca “çocuk köşesi” açmak değil, müzelerin DNA’sına çocuk ve gençlerin katılımını yerleştirmek.


İşte tam da bu yüzden gençlik çalışanlarıyla yapılan bu program kritik: onlar gençlerle günlük hayatında çalışan, onlara dokunan, müzeleri ve kültürel mirası gençler için yaşayan alanlara dönüştürebilecek en güçlü köprü. 


Bongo’nun Kapsayıcılık Yaklaşımı

Bongo olarak kapsayıcılığı yalnızca özel gereksinimli gruplarıyla sınırlı görmüyoruz. Bizim için kapsayıcılık, kültürel mirasın herkes için erişilebilir olması demek. Bu, gençlerin kendi diliyle, kendi araçlarıyla mirası yeniden üretebilmesi anlamına geliyor.


Çünkü kültürel miras, onların bugünüyle bağ kurmadığında geleceğe taşınamaz. Ve şunu biliyoruz: Miras, gençlerle buluşmadıkça sessiz kalıyor.


Bu eğitim, bize bir kez daha gösterdi ki gençlik çalışanları, gençlerin kendi coğrafyalarıyla köklenmesini sağlayacak en güçlü aktörlerden biri. Onların projeleri, yerelde gençleri mirasa bağlayan rotalar oluşturacak; miras yalnızca sergilenen bir geçmiş değil, yaşanan bir bugün haline gelecek.

Okumaya Devam Edin

Gençlerle Köprü Kurmak:

Gençlerle Köprü Kurmak: Kültürel Mirasın Bugünü ve Geleceği

Bir toplumun geleceğini anlamak için bazen kültürün sessiz koridorlarına kulak vermek gerekir. Bu sessizlik yalnızca müzelerin vitrinlerinde değil; anıtların gölgesinde, kaybolmaya yüz tutmuş hikâyelerde, sözlü geleneklerde ve gündelik yaşam pratiklerinde gizlidir. Kültürel miras, her yeni nesilde yeniden anlam bulur; geçmişin izlerini bugünün sorularıyla harmanlayarak geleceğe taşır.

Ezber Bozan Kurgular

Ezber Bozan Kurgular

Müzelerin, yaratmış olduğumuz bu gündelik uğraşlardan mekan oluşturma eylemleri arasında farklı bir yerde durduğunu düşünüyorum. Diğer mekanlardan farklı bir biçimde burada zaman, algıladığımız lineer formundan çıkıp geçmiş, gelecek ve şimdi diye ayırdığımız sınırları yok ediyormuş gibi geliyor bana.

Porsche Müzesi:

Porsche Müzesi: Gelecekteki Şimdi

Entropi nedeniyle zamanı tek yönlü ve çizgisel akar gibi algılamamız, bize geleceğin önümüzde uzanan ve kurgulanması gereken bir formatta olduğunu düşündürtüyor. Yaşamlarımızı böylesi bir düşünme çerçevesinde tasarlayıp, “gelecekteki biz”ler olarak hayal ettiğimiz kişiler üzerinden senaryolar

Kolumba Müzesi:

Kolumba Müzesi: Apaçık Varoluş

Bütüncül olarak kurgulanmış mimari yapılar bireylere, fiziksel deneyim kadar, kendisinin aracı olarak rol aldığı zihinsel bir deneyim de yaşatıyor. Bu deneyim yaygın olarak zaman algısının keşfedilmemiş formları üzerinden inşa ediliyor.

Alfa Romeo Müzesi:

Alfa Romeo Müzesi: Renklerin Kurduğu Kimlik

İnsanoğlunun var olduğu ilk zamandan günümüze dek gizemini koruyan ışık, güzelliğin doğasının sırrını bünyesinde barındırıyor. Henüz bir ayağı orta çağda bir bilim adamı olan Isaac Newton, 1666 yılında, herkesin peşinde olduğu bu gizemi ortaya çıkarıyor: beyaz ışığın içindeki renkler.

Ruhr Müzesi:

Ruhr Müzesi: Benzersiz Varoluş

Şehirler belirli bir süre içinde misafir ettiği her canlıyı, ona vefa niteliğinde, bedenini toprağında, nefesini atmosferinde, yaşadığı anlarını da kendi gizli zaman katmanlarında saklı tutar. İnsanın gözlerinin göremeyeceği bu zaman katmanları, bilmediği ancak başka türlü hissedebildiği biçimlerde saklanır. Bu büyülü gerçeklik hali Almanya’nın en gizemli yerlerinden biri olan ve bölgeyi yüzyıllardır var eden Ruhr Havzası’nda sıklıkla gerçekleşir. Çeşitli tarihlerde ağırladığı konuklarının izlerini yapılarının her noktasında oldukça ustaca saklayan bu keşif noktaları, zaman kumaşının hiç beklenmedik yerlerinde yırtılıp kendini gösterir ve mekan zaman algısını unutan ziyaretçi birden bu girdapta kaybolur. Bu yırtıklar, bölgenin en görkemli yapılarından olan Ruhr Müzesi’nde çok daha görünür hale geliyor.